5 Mart 2012 Pazartesi

Einstein'ın değil, Hayat'ın İzafiyet Teorisi o...

Görelilik kuramını 1905 yılında Einstein'ın bir makalesinde ilk kez duyan insanlar bunu bir fizik kuralı sanıp uzun uzun düşündüler. Ancak hepsi fizikçi değildi. Cisim, hareket ve zaman üçlemesi içinde bir kısır döngüye takılıp kalıyorlar, anlamıyorlardı. 


Einstein sonunda kavramı uzun formüller yerine basit bir örnekle anlattı anlamak isteyenlere.


Ve,


"Elinizi bir dakikalığına sıcak bir fırının içine sokun, sanki bir saatmiş gibi gelir. 
Güzel bir kızla bir saat kadar zaman geçirin, bir dakikaymış gibi gelir. İzafiyet budur."


dedi.


Bu basit anlatımla aydınlandı zihinler. Ve Einstein'a hak verdiler. Hakkı vardı. Zaman bazı durumlarda durur, bazılarında su gibi akardı... 


Doğumu bir mucize olan bebek için hayatının ilk 5 yılı bir göz açıp kapamak kadardı. Yoktu, boştu, bir kaç bulanık anıdan ibaretti. Oysa aynı 5 yıl, anne için bir ömür kadar uzundu. Bir bebeği beslemek, uyutmak, büyütmek, eğitmek, öğretmek ve korumakla geçen 5 yıl...


Ya da, bir insanın hastane odasında geçirdiği bir gün ile deniz kıyısında geçirdiği bir günün teknik uzunluğu aynıydı. Biri sakız gibi uzar, diğeri kelebek gibi uçar ve aynı insan genel olarak acı vereni hatırlardı.


İş sadece zamansal yanılsamalar ile de bitmiyordu. 
Duygulara gelince de Einstein'in izafiyet teoremi hükmünü sürüyordu.


Örneğin, haksızlığa uğramış bir insan için umut etmeyi sürdürmek ne kadar zorsa, şansı yaver giden için bir o kadar kolaydı. 


Sevmek, sevmeyi bilen için basit bir refleks iken, kendini bile sevmeyen için büyük bir çabaydı. 
Bonkör olan fark etmeden verir, nankör olan kendisinde fazla olanı bile vermekten çekinirdi. 
Sabrı bilene sınav iman pekiştirir, imanı olmayana sınav işkence gibi gelirdi.
Kalbinde merhamet olanı bir gülümseme eritir, içi buz tutana bin bir söz vız gelirdi.


O zaman anladı insanlar. İzafiyet dediğin şey hayatın her yerinde vardı. 


Haklıyla haksızın, mutluyla mutsuzun, zenginle yalnızın, şanslıyla şanssızın yan yana gezdiği bu garip dünyada aynı manzarayı farklı gözlerle gören milyarlarca insan vardı. 


Einstein'ın değil, hayatın izafiyet teoremi dediler buna. 


O zaman, biraz da kadercilikle birlikte, daha rahat kabullendiler... 

2 yorum:

  1. Zaman su gibi aksin, bu gunler, haftalar,aylar, sen diledigine ulasincaya kadar, deniz kiyisinda gecen gunler gibi olsun...

    YanıtlaSil
  2. İnsallah canim, insallah...

    YanıtlaSil