24 Kasım 2010 Çarşamba

Anlamak (7 Kelime)

"Annelerin ninnilerinden,
spikerin okuduğu habere kadar,
yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı,
anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık,
anlamak gideni ve gelmekte olanı."

Nazım Hikmet Ran


Bir yazı düşündü Derin, çok kısa. Yedi kelime sığacak en fazla her satıra. Üç beş sözde bitecek cümlenin diyeceği. Anlatacak hem geçmişi, hem de geleceği.

Yazıya duyguyu Derin koymayacak. Duygu nasılsa koşarak, kendi yerini bulacak. Derin kapıyı açacak, duygu içeri girecek. Bir yazı yazacak Derin, çok kısa. Derinlerden duyulması kısa sürecek...

Fikir şuradan geliyor: “İnsan yalnız, ve kendiyle yaşıyor... Kalbe veriyor hesabını. Özde geçiyor hesaplaşma. Düşte buluyor en yalın cevabını.”

Öyle değil mi gerçekte ve aslında? Yalnız kendi var insanın her an yanında. Kendinle dost olmak farz eninde sonunda. Yoksa nasıl geçsin yatma vakti telaşları? Nasıl dinsin gururun göz yaşları? Nasıl sussun vicdanın gürültüsü? Nasıl dursun üst üste, aklın mihenk taşları?

Elbet düşer insan kendi olmazsa. Kendini aynada sevmezse, aynada saymazsa. Ayna ki, yansıtır bütün hisleri. Hisler bir ileri, hisler beş geri... Ama olsun dedi Derin, umut var. Yeniden başlamak var. Yollarca yürümek, yıllarca koşmak var. Kendinle çelişerek, kendine yenilmek var. Kendinle yarışarak, kendine geçilmek var. Her şey var şu hayatın içinde. Kendin yoksan gel görelim seçiminde, yaşamak yok. Yaşlanmak var. Kaçtığın kendinsen, kaçış yok. Kendine takılmak, kendinde boğulmak var.

Derin düşündü, ne güzel demiş Nazım. "Anlamak gideni ve gelmekte olanı". Anlamak, önce özünü anlamakla başlamalı. Anlamak kendi çevreni, kendi çapını. Anlamak seni gerçekten “sen” yapanı. Anlamak seni senden en çok mahrum koyanı. Anlayınca anlayış göstererek, salıvermek derinlerde yatanı. Koyuvermek aklın zincirlerini, bakmak kalbin penceresinden... Görmek gönül gerçeklerini. Ve silmek dert denen yılanı. Görmek içimizde olanı. Ve tutmak korkmaksızın, hayat denen yalanlardan artanı...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder