2 Ağustos 2010 Pazartesi

Suskun

Geçen yazdı.

Aşk'ı okudum.

Son sayfalarını Çeşme'de akşam üzeri güneş batarken... Kaldığım otelin yemyeşil bahçesinde bir divanın üzerinde bağdaş kurarak. Sadece esintiden ılınmış çayımı dökmeden dengede tutmaya çalışmanın telaşını yaşayarak.
Yani işte kısaca, çok mutlu olarak.

Sonra yazdım. Seçtiğim bazı kelimeler Elif Şafak'ın kitabında uzun uzun anlattığı kelimeler. Kelimelerimi kitaptan, duygularımı ise benden, kalbimden seçtim.

Yazdığınız şiirlerde, okuduğunuz kitaplarda, dinlediğiniz şarkılarda hep en sevdiğiniz bir satır vardır.
Bir şarkıyı, bazen sadece bir cümleyi tekrar tekrar duymak için dinlersiniz.
Bir mektubu o cümleye gelmek için acele ederek yeni baştan okursunuz.
Bir anı tekrar yaşamak için gözlerinizi kapatıp üstüne yaşananları silersiniz.
Bir hayatı bazen o an üzerine inşa edersiniz...

Ben bu şiirde en çok "bu uğurda yatmak gerek"i okurken düşünüyorum.
Bir şey uğruna yatmak nedir biliyorum.
Üstelik bu yatış kulağa geldiği gibi eziyetle olmadan. Fedakarlık gerektirmeden. Her yatışta bir yeniden doğuş olacağını bilerek, her uyanışta bir sonraki uykuyu, bir sonraki tutkuyu bekleyerek. Her yatışta o uğurda kendini yeniden var ederek...

Şimdi buraya da koydum.

Bütün suskunlar için, Aşk için...

Suskun

Suskun olmak icin bazen,
Kelimeyi yutmak,
Kederi unutmak,
Yarayı uyutmak gerek...

Aşk ile dönmek için,
Hamurdan kaygıyı,
Kelamdan yargıyı,
Atmak gerek...

Gönül dipsiz bir kuyu mu?
Erdem dervişin huyu mu?
İnsan oğlunun dergahı,
Sevgi deryalarının,
Umut menbalarının,
Usulca akan suyu mu?

Bu uğurda yatmak gerek...

Dünyayı mesken belleyen,
Umuda gölge eyleyen,
Aşkin bedbin defterini,
Yeni baştan yazmak gerek...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder